Sosyal Medya

Makale

Küreselleşme ve Eğitim…

KüreselleÅŸme, bir olgunun, deÄŸerin ve biçimin dünya ölçeÄŸinde genel bir kabule dönüşmesini saÄŸlayan bir kavramsallaÅŸtırmadır. Bu çerçeve içinde kendi içinde bir eÄŸitimi de taşır. EÄŸitimi, kiÅŸide istendik davranışın oluÅŸmasına zemin oluÅŸturma çabası olarak da betimleyebiliriz. Bu tanımlar üzerinden küreselleÅŸme ve eÄŸitim iç içe bir olguya iÅŸaret eder. KüreselleÅŸmeyi saÄŸlayan temel kültür ise ‘modern batılı kültür’ diye vurgulanan bir kültürdür. Bu kültürün oluÅŸturduÄŸu teknik üzerinden dünya çapında yaygınlaÅŸması saÄŸlanmıştır. Tarihte hiçbir dönemde olmayacak kadar bir kültür bu dönemde yaygınlık kazanmıştır. Bu gerçeÄŸi anladıktan sonra küreselleÅŸme ve eÄŸitim meselesini ele almakta yarar vardır.

Batılı kültür, insanı merkeze alan bir bakışa sahiptir. Fakat burada insan ise tanımlanmış bir bireydir. Yani bütün yaşayan insanlar değil, bilakis batılı kültür tarafından aydınlanmış ve bu sürece dâhil olan batılı bireye bir göndermedir. Diğerleri ise ikinci sınıf bir insan olarak betimlenmiştir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve gelişmeye direnen ülkeler diye bir tasnif söz konusu edilebiliyorsa bu ayrımlar aynı zamanda bir farklılığa da tekabül etmektedir.

İnsan merkezde olunca, değer ve bilgi içinde merkezi konumunu belirlemiş olmaktadır. Yani dışsal bir faktörü reddeden bir idrakten bahsediyoruz. İçsellik ise öznelliği ve şahsiliği önceler. Zaten özne merkezli bir dünya görüşü öznel bir dünya görüşü olduğunu da ilan etmiş sayılır. Buradaki evrensel kavramı da bu çerçevede ele alınmalıdır. Yani öznel bir kültüre ait bir yorumu bütün kültürlerin ayniliğini sağlayacak şekilde dünya ölçeğinde geçerli olacak bir zemine taşıma isteğini gösterir.

Burada fark ve tekrarı yeniden düşünmekte fayda vardır. Hayat için hem fark hem de tekrar olmazsa olmaz kuraldır. Fakat bu kavramları birbirlerinin yerine kullandığımızda ciddi sorunlara kaynaklık edecektir. Bunun tipik örneklerini batılı insanın yaşam standartlarını izleyerek ve kendini gerçekleştirme adına hangi sapkın nitelikleri meşrulaştırdığını gözlemlediğimizde açıklık kazanır.

Fark, varlığın kendi hiyerarÅŸik yapısını doÄŸasına uygun ve uyumlu bir ÅŸekilde sürdürebilmesinin imkânını oluÅŸturuyor. EÄŸer fark olmasa idi yaÅŸamın sürdürülebilir oluÅŸunu saÄŸlamak konusunda ciddi sorunlar oluÅŸurdu. Belkide hayat formunu yok ederdi. Tekrar içinde aynı ÅŸekilde düşünebiliriz. Varlıkta ve hayatın idame edilmesinde tekrarın merkezi konumu aÅŸikârdır.  Yani varlık, kendi doÄŸası gereÄŸi kendini gerçekleÅŸtirmek için hem bir farka hem de bir tekrara ihtiyaç hisseder.

KüreselleÅŸmenin en önemli etkeninin kapitalist ruh olduÄŸunu söylemekte bir beis yoktur. Çünkü sermaye öncelikli bakış moda üzerinden küreselleÅŸme kavramını inÅŸa etmiÅŸtir. Sonra bu moda üzerinden davranışların aynileÅŸmesini de beraberinde taşımıştır. Hatta kendi içinde muhalif unsurları da ticarileÅŸtirerek, pop kültür gibi durumları da küreselleÅŸtirerek batılı yaÅŸam tarzını dünya ölçeÄŸinde kabulünü saÄŸlayacak batılı yaÅŸam tarzını oluÅŸturan, giyim, yiyecek ve davranış kalıplarını küresel pazarlama ağı üzerinden büyük kazanca dönüştürüyor. 

Sermaye, küreselleşmeyi ve eğitimi kendi sermayesini daha da güçlendirecek bir mekanizmanın dünya ölçeğinde konum kazanmasına matuf yaptığı işlerdendir. Bu temel gerçeği öğrenmeden veya fark etmeden atılacak her adım hüsranla bitmeye mahkûmdur. Çünkü çok güçlü ve büyük bir senaryo kurulmuş ve bu senaryonun uygulamaya geçmesi içinde her türlü teknik zemin hatırlanmış durumdadır. Yani sermaye kurguyu gerçek gibi bütün dünyaya kabul ettirecek bir zihinsel hazırlığını da tamamlamıştır. Bu yüzden bu konuda yapılan tartışmalar, esasa taalluk etmeden kenarından, kıyısından suya ve sabuna dokunmadan yapılmaktadır. Bu da ancak mevcut sermayenin isteğini makulleştirmekten ve meşrulaştırmaktan öteye gidemiyor.

Meseleyi küreselleşme bağlamında ele aldığımızda bir mühendislik faaliyetine gönderme yapıyoruz. Ama nesnel bir zeminin yoklanması bağlamında meseleyi ele aldığımızda fıtratın ortak özelliklerine yapılan vurguya dikkat kesildiğimizi gösterir. İşte bu fıtrat ve fıtratın hangi dünya görüşü çerçevesinde kendisine kavuşacağını bir mesele olarak ortaya koymalıyız ki eğitimi doğru bir bakış üzerinden hayata geçirme imkânını kazanalım.

Bugün iki temel kavramımız var: kurgu ve sahici… Ä°ÅŸte kurgusal olan aklın önerisi üzerine bütün insanların aynı duyguya ve düşünceye sahip olması gerektiÄŸi ön varsayımı üzerine kuruludur. Bu varsayım, doÄŸal olanı geriye iterken kurgusal olanı ise öne çıkarmaktadır. Çünkü her kültürün kendisine ait bir yaÅŸama biçimi ve biçemi vardır. Ama kurgu, bütün bu yaÅŸama biçim ve biçemlerini aynileÅŸtirme uÄŸraşısına giriyor. Ve bunu bilgi, iktidar ve zorlayıcı bir teknik ile gerçekleÅŸtiriyor. O zaman kurgusal olan ön plana çıkıyor ve yabancılaÅŸma kendini aÅŸikâr kılıyor. YabancılaÅŸma bugünün insanının yaÅŸadığı bütün sarsıntıların asıl nedenidir.

Her insan biriciktir. Bu biricik insanı herkesleÅŸtirirseniz onun biricikliÄŸini arka plana atarak onu derinden yaralar ve bir daha onun iyileÅŸme ihtimalini de ortadan kaldırmış olursunuz. Bugün olan ÅŸey tam olarak bu…

İyileşmenin tek seçeneği ise sahiciliğe geri dönmektir. Bu da insanın biricik olduğunun kabul göreceği bir zemini işaret edecek olan fıtri olana dönüştür. İnsan, kendisi olduğunda sevinç duyar ve mutlu olur. Her mutluluk ise insana olumluluk aşısı yapar. Olumlu düşünen insan ise biricikliğinin farkına vararak derin bir yaşam sevgisini içselleştirir. İşte bu yaşama sevgisi, hem onu hem de kendi dışındaki varlıkla sahici ilişki kurmasına neden olur. Böylece iyileşme kendi tekniğini inşa etmiş olacaktır.

EÄŸitim, sadece insana biricik olduÄŸunu öğreten ve hatırlatan bir öğretime sahip olmalıdır. DiÄŸer öğretim teknikleri hayatı kolaylaÅŸtıran teknik alana inhisar edilmeli ve bunu da isteyene öğretmelidir. Ama eÄŸitimin üzerinde çok büyük bir yük var: herkese, her ÅŸeyi öğretme yükü… Bu yük eÄŸitimin belini büküyor. Çünkü eÄŸitim; insanları, istedikleri bir alanda öğretim görme hakkı yerine hayatlarını idame edecek bir bilgi ve beceriyi istemedikleri halde öğrenmeye zorlandıkları bir kurgusal eÄŸitimin yükünü taşıyor…

Küreselleşmenin artık kurgusal bir zeminden hareketle kurgulandığını görmüş bulunuyoruz. Bu yüzden küreselleşme istendik bir durum değil, bilakis, yerellik insani ve doğal olana aidiyeti taşır. Ama küreselleşme üzerinden insanlık, tarihi boyunca bu kadar acımasızca sömürülmemiştir. Bu sömürüye dur demenin yolu küreselleşmeden geçmez. Bilakis yerliliğin ve farklılığın öne çıkarılması ile bu sömürü çarkı geriletilebilir. Ama buna yakın durmayı bile lanetli olmakla eş değer hale getirdikleri ve bu çabanın sahiplerini her türlü şeytanlaştırarak gözden düşürüldükleri için sağlam bir karşı duruş sergilenemiyor.

Åžimdi eÄŸitimi biraz daha açalım; eÄŸitim, bir dünya görüşünün istendik bir kiÅŸilik üzerinden insanlarını eÄŸitime tabi tuttuÄŸu sisteme verilen addır. Dolayısı ile eÄŸitim bir dünya görüşünün rehberliÄŸinde yapılabilir. Bu dünya görüşünün insan görüşü, toplum görüşü ve yaÅŸam görüşü üzerinden eÄŸitim kendi tekniÄŸini oluÅŸturmalı ve sahici bir iliÅŸki üzerinden rehberlik yaparak insanları hayata hazırlamalıdır. EÄŸitimdeki en temel motif rehberlik edecek olanın öğrettiÄŸi ilke ve bilgilere canlı tanıklığıdır. Görsellik insanlık hafızası baÄŸlamında hala bir numaradır. Bu yüzden modern kültür görme üzerine bina etmiÅŸtir, eÄŸitimi ve rehberliÄŸini… Bu temel gerçeÄŸi dikkate aldığımızda Ä°slam, ÅŸahitlik üzerinden eÄŸitimi temellendirir. Öğretici, aynı zamanda o öğretinin en canlı örneÄŸi ve mümessilidir. Bunu hem Nebiler ve Nebilerin mirasına sahip çıkacak olan âlimler için geçerli bir özelliktir. Bu temeli dikkate alan bir eÄŸitim sahici bir eÄŸitim olur.

Mevcut eğitim modelinde zorunlu eğitim ve yaşamayı sürdürecek zeminin eğitim sistemine bağlılığı yüzünden herkes eğitim görme zorunluluğunu derinden hissediyor. Ama sınav ağırlıklı bir eğitimde öğrenilen şey çok kısa bir zaman sonra unutulmaya bırakılıyor. Çünkü eğitim, iş, aş, eş bulmanın yegâne karşılığı olduğu için zorunlu katlanılan bir şeydir. Hâlbuki İslam, eğitimi serbest ve dileyene bırakmıştır. Sanat ve zanaat dediğimiz şeyi ise; yaşamı kolaylaştıranı ise geleneğe ve babadan oğla devredilen bir miras olarak kabul etmiştir. Bu da ayrı bir gerçeklik zeminidir. O yüzden hoca öğrencisini seçerken, öğrenci de hocasını seçme hakkına sahiptir. Bu sahicilik bize eğitimin niteliğini gösterir.

Yani ezcümle; eÄŸitim, küreselleÅŸmenin bir kurgusu olmaktan çıkarılmalıdır. Sahici bir eÄŸitim için serbestlik ve tercihe temel bir deÄŸer yüklenmelidir. ÅžahitliÄŸin eÄŸitimin en temel parçası olduÄŸu gerçeÄŸini görmeli… Bunu devlet eliyle yapmak yerine sivil alana bırakılmalı ve sadece desteklenmesi gerektiÄŸi yerde devreye girmelidir. Herhangi bir baskı altında olmadan yapılacak eÄŸitimin kalitesi tartışılmaz olacaktır. Ä°nsanların günlük yaÅŸamlarını sürdürecek veya kamu görevini ifa edecek bir teknik eÄŸitimi devlet kendisi verebilir. Bunda bir beis yoktur da…

Sonuç itibarı ile eÄŸitim, sahici bir karaktere büründürülmelidir. KüreselleÅŸmenin tuzağına düşmeden bu küreselleÅŸmeyi saÄŸlayan dünya görüşü ile hesaplaşılmalıdır. Bizim bir dünya görüşümüz olduÄŸunun bilincine eriÅŸmeli ki bu temel gerçeÄŸi hayata geçirecek bir umudu ve tekniÄŸi diri tutalım…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.